Aynı konu ve düşüncenin, farklı sözcükler ve söz dizimiyle dile getirildiği cümlelerdir.
» Belirli bir hedefi olmayan insana kimse yardımcı olamaz.
» Bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa hiçbir rüzgar işine yaramaz.
» Bu bardağın yarısı su ile dolu.
» Bu bardağın yarısında su yok.
» Yaşam, içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır.
» Yaşam, tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır.
Eş anlamlı cümlelerde, biri diğerinin yerini tutabilecek iki cümle söz konusu idi. Yakın anlamlı cümlelerde ise aynı özü, aynı ruhu taşıyan iki cümle vardır.
» Hayatını insanların mutluluğuna adamıştı.
» İnsanları mutlu etmek için ömür boyu çalışmaktan zevk aldı.
Bu cümlelerin ikisinde de söz konusu kişinin ömür boyu insanların mutluluğu için çalıştığı ifade edilmektedir. Buraya kadar eş anlamlılık söz konusudur. Ancak ikinci cümlede “bu çalışmadan zevk almak” gibi bir ayrıntı vardır. Bu ayrıntı sebebiyle bu cümlelere yakın anlamlı cümle diyoruz.
» Bazı sanatçılar yaşları ilerledikçe eserlerinde tekrara düşerler.
» Olgunluk döneminde sanatçıların bir kısmı özgünlüklerini kaybedebilir.
Anlamca birbirine zıt olan, birbiriyle çelişen cümlelerdir. Bu tür cümlelerde konu genellikle aynıdır; fakat konuya bakış açısı farklıdır.
» Sanayileşme, çevreye zarar vermektedir.
» Gelişmek isteyen toplumlar, sanayiye önem vermelidir.
Bu cümlelerde konu sanayileşmedir. İlk cümlede sanayileşmenin kötü yönü, diğerinde ise iyi yönü anlatılmaktadır.
» Sanatçı, hayatı kendi yorumuyla vermelidir.
» Sanatçı, hayatı anlatırken ayna görevi üstlenmelidir.
Bir eylemin hangi gerekçeyle veya hangi sebeple yapıldığını bildiren cümlelerdir. Bu cümlelerin yüklemine “niçin?” , “neden?” soruları sorulduğunda bu sorular cevapsız kalmaz. Neden-sonuç cümleleri iki bölümden oluşur: Birinci bölüm neden (sebep), ikinci bölüm ise sonuç bildirir. Genellikle “için, -den, -diğinden, ile” gibi ekler ve edatlar kullanılır.
» Okulların açılmasıyla masraflar arttı.
» Seni uyandırmayalım diye radyoyu açmadık.
» Yağmur yağınca maç iptal oldu.
» Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı.
» Neden-sonuç ilişkisi bağımsız iki cümle ile de ifade edilebilir.
» Çiçekleri gece sula; daha çabuk büyür.
» Bir daha böyle konuşma; beni üzüyorsun.
Bu örneklerde birinci cümlede ifade edilen eylem, ikinci cümlede ifade edilen eylemin nedeni durumundadır. Buna “gerekçe” de denmektedir. Bu tür ifadelerde sebep cümlesi ile sonuç cümlesinin yerleri değiştirilebilir.
Eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelerdir. Bu tür cümlelerde de “için, diye, üzere” gibi edatlardan yararlanılır. Amaç – sonuç cümleleri, eyleme sorulan “hangi amaçla?” sorusuna cevap verir.
» Sınavı kazanmak için çok çalışmış.
Yukarıdaki cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılış amacını belirtmektedir.
» Bildiklerini anlatmak üzere karakola başvurdu.
» Kilo vereyim diye spor yapıyor.
» Yazar, eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.
» Ona sık sık öğüt verirdi; iyi bir insan olsun diye.
Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin, başka bir olayın veya duruma bağlı olduğunu belirten cümlelerdir. Bu tür cümlelerde birinci bölüm (yan yargı) koşul, ikinci bölüm ise o koşula bağlı olarak ortaya çıkan sonuçtur (temel yargı). Türkçede koşul anlamı asıl olarak “-se” şart ekiyle sağlanır. “ise”, “-ince”, “-dikçe”, “mi”, “ama”, “üzere”, “yeter ki” ile de koşul anlamı sağlanabilir.
» Ödevini yaparsan oyun oynayabilirsin.
Bu cümlede koyu renkle yazılmış bölüm, eylemin yapılabilmesinin bağlı olduğu koşulu belirtmektedir.
» Temiz bir dünya istiyorsan yerlere çöp atma.
» Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.
» Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.
» Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.
» Akşam baban gelsin, alışverişe çıkarız.
» İstediğin her şeyi alırım, yeter ki sınıfını geç.
» Cümleye istek, dilek anlamı katan –se, -sa ile koşul anlamı veren –se, -sa ekini karıştırmamak gerekir. İstek cümleleri de –se, -sa eki almasına rağmen, koşul anlamı taşımaz.
Neden- sonuç ilişkisinin tersidir; önce sonucun, sonra nedenin belirtildiği cümlelerdir. Bu tür cümleler genellikle “çünkü, demek ki, öyleyse, anlaşılıyor ki” bağlaçlarıyla oluşturulur.
» İzmir’i seviyorum çünkü en güzel yıllarım orada geçti.
Bu cümlede koyu renkle yazılmış bölümde, kendinden önce belirtilen yargının nedeni açıklanmıştır.
» Bir kez bile arayıp sormadı, demek ki bizi pek sevmemiş.
» Yüzünden düşen bin parça, anlaşılan üzgünsün.
Birden fazla varlık, kavram ya da durumun karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik durumlar ifade edilir. Karşılaştırma ilgisi “gibi, kadar, en, daha, çok, göre, fazla” gibi sözcüklerle kurulur.
» Kışın Sivas, İstanbul’dan daha soğuktur.
» Televizyon da sinema kadar etkilidir.
» Köyün en güzel çileği bahçemizde yetişir.
» Yeni şiirler eski şiirlere göre daha anlaşılır bir dille yazılıyor.
» Selim, gezmeyi çok sever, Elif ise kitap okumayı.
» Anlatımına Göre Cümleler
Söyleyenin kendi düşüncesini, duygusunu veya beğenisini içeren; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişen cümlelerdir.
» İstanbul Boğazı’nın seyrine kimse doyamaz.
» Evde mutlu olan başarılı olur.
» Mavi elbise insanlara yakışıyor.
» Duygusal şarkılar herkesi etkiler.
Söyleyenin duygu veya düşüncesini içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen, herkesçe kabul görmüş, kanıtlanabilir yargıları içeren cümlelerdir.
» Ozon tabakasındaki delik her yıl büyüyor.
Yukarıdaki cümle, nesnel bir yargı ifade etmektedir. Çünkü bu sözleri söyleyenin kişisel düşüncesi cümleye karışmamıştır. Bu, bilimsel bir veridir; araştırma ile kanıtlanabilir.
» Kırmızı, ana renklerden bir tanesidir.
» Eser, dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.
» İstanbul 1453′te fethedildi.
» Yazar, bu romanında aile bireyleri arasındaki sorunları anlatıyor.
Varlıkların ne olduklarını tam olarak belirtmek için kurulur. Tanım cümleleri “Bu nedir?”, “Bu kimdir?” sorularına cevap verir.
Yazarın, yapıtında ele aldığı konuya değinilen cümlelerdir.
Üslup bir duygunun, düşüncenin kişisel anlatım biçimidir. Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şekli üslupla ilgilidir. Cümlelerin uzunluğu, kısalığı, sözcük seçimi, sanatlı ya da yalın oluş, sanatçının üslubunu ortaya koyar.
Herhangi bir metne yönelttiğimiz “Nasıl anlatılmış?” sorusu, üslupla ilgili ifadeleri bulmamıza yardımcı olur.
» Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiş.
» Şiirlerinde süslü, söz oyunlarına dayalı bir dil yerine, günlük konuşma dilini tercih etmiştir.
Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden aktarılmasına doğrudan anlatım denir. Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir.
Başkasından alınan sözün, cümledeki yargıyı değiştirmeden, kendi sözcüklerimizle aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatımlı cümleler “söyledi, belirtti, açıkladı” gibi eylemlerle biter ya da yüklemleri öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenir.
Cümlede ifade edilen düşüncenin, genellikle alaycı biçimde, tersini kasteden anlatım biçimidir.
» Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.
» Takımımız bu haftaki maçında muhteşem bir oyunla 4-0 mağlup oldu.
Bir olayın veya durumun giderek değiştiğini bildiren cümlelerdir. Eylem aniden değil, süreç içinde gerçekleşir.
Cümlede üzeride durulan kavramlar cümlenin konusunu verir. Sorularda bir cümle verilir ve bu cümlede neyin anlatıldığı, yani cümlenin konusu sorulur.
Yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak anlatılanı bir iki söz ile ifade etmektir. Bunun için cümleye “Bu cümle neyi anlatıyor?” sorusu sorulur ve sorunun cevabı aranır. Alınan cevap cümlenin konusu olacaktır.
» Öğretmen bir toplumun yapı taşıdır.
Bu cümlede öğretmen, “yapı taşı”na benzetilmiş. Taştan yapılan binalarda temel malzeme taş olduğuna göre, bu malzeme olmadan bina yapılamaz. Öğretmen için toplumun yapı taşı dendiğine göre, toplumun ortaya çıkması için öğretmene ihtiyaç var demektir. Öyleyse toplumun oluşmasında öğretmen çok önemlidir. Yani bu cümlenin konusu, anlatmak istediği, “öğretmenin önemi”dir.
» Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için çevreyi korumalıyız.
Bu cümlede çevrenin korunması gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakma gerekçesine bağlanıyor. Öyleyse bu cümlede “çevrenin korunmasının gerekliliğini” anlatıyor diyebiliriz.
Bir cümlede asıl anlatılmak istenen fikir veya cümlede verilmek istenen mesaja ana fikir denmektedir.
» Eğer bir romancı yazdığı eserlerin geniş kitleler tarafından okunmasını, beğenilmesini arzu ediyorsa yapacağı ilk iş seslendiği halkın anlayabileceği bir dil kullanmak olmalıdır.
Bu cümlede anlatılmak istenen düşünceyi “Yalın bir dil kullanan sanatçı, daha fazla okunur.” şeklinde öz olarak ifade edebiliriz. Bu da cümlenin ana düşüncesi olur.
» Gerçek şair; halkının dağlarını, çobanlarını, kuzularını, acı ve sevinçlerini anlatandır.
Bu cümlede anlatılmak isteneni ise “Şair, milletini anlatan kimsedir.” şeklinde belirtebiliriz.
Bir cümle verilir ve bu cümlede anlatılmak istenenin veya cümleden çıkarılabilecek yargının ne olduğu sorulur.
Bu tip soruların çözümünde yapılması gereken, verilen cümleyi yorumlayarak cümlenin söyleniş sebebinin bulunmasıdır. Çünkü hiçbir cümle boş yere söylenmez, her cümlenin bir söyleniş amacı vardır. İşte bu tip sorularda bize düşen onu bulmaktır. Biz buna cümlenin ana düşüncesi de diyebiliriz.
“Bu cümlede yazar bize ne demek istedi?” sorusuyla anlatılmak isteneni bulabiliriz.
» Yazar, eserlerinde günlük hayatta olan şeyleri olduğu gibi, hiçbir abartmaya gitmeden anlatmıştır.
Bu cümlede yazar, eserlerinde günlük hayatı olduğu gibi anlatmışsa toplumun yaşamını işlemiş demektir. Öyleyse bu cümlede anlatılmak isteneni “Yazar, eserlerinde içinde yaşadığı toplumu anlatmıştır.” şeklinde ifade edebiliriz.
» İnsan, bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil; onları belli bir biçimde söylemeyi seçtiği için ‘yazar’dır.
Bu cümlede, “bazı şeyleri söyleme” sözüyle, konu; “belli bir biçimde söyleme” sözüyle, üslup kastedilmiştir. Bu sözlerden hareketle cümlede, bir insanı yazar yapan şeyin işlediği konunun değil, üslubunun olduğu anlatılmak istenmiştir. Dolayısıyla bu cümlede anlatılmak isteneni “Bir yazarın neyi söylediğinden çok, nasıl söylediği önemlidir.” şeklinde ifade edebiliriz.
Bir cümle verilir ve bu cümleden çıkarılamayan ya da cümlenin anlamıyla çelişen yargıları bulmamız istenir.
Yapılacak iş verilen cümleyi yorumlayarak cümleden çıkarılabilecek yargıları bulmaktır. Sorular dört seçenekten oluştuğuna göre, seçeneklerin üçündeki yargılar, verilen cümleden çıkarılabilecek niteliktedir. Dolayısıyla cümleden çıkarılabilecek yargılar belirlenince, cümleden çıkarılamayacak yargı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu süreçte cümle çok iyi okunmalı, hangi ifadeden nasıl bir sonuç çıkarılabileceği iyi tespit edilmelidir.
» Mehmet’in kardeşi dün de okula gitmedi.
Bu cümleden çıkarılabilecek ve çıkarılamayacak anlamları bulalım:
1. “Mehmet evin tek çocuğu değildir.”
2. “Mehmet ‘in kardeşi 0-6 yaş arasında değil.”
3. “Mehmet ‘in kardeşi bugün de okula gitmemiş.”
4. “Mehmet kardeşinden başarılıdır.”
Yukarıdaki cümlelere baktığımızda 1. cümle kardeş, 2. cümle okul, 3. cümle dün de sözcüklerinden çıkar. 4. cümleyi verilen cümleden çıkaramıyoruz.
Verilen cümlelerde veya karşılıklı konuşma metinlerinde boş bırakılan yerlerin anlam bütünlüğünü ve uyumunu sağlayacak şekilde doldurulmasıdır.
Yapılacak iş, cümlenin gelişinden çıkarılan anlam doğrultusunda boşlukları doldurmaktır. Bu yapılırken dil bilgisi kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Yani eklenecek sözcüklerin hem anlamca hem de yapıca cümleye uygunluk taşıması gerekir.
Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;
– Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.
– Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.
– Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır.
Böyle sorular seçeneklerden gidilerek de çözülebilir.
» Anneme Anneler Günü için bir ………………… aldım.
Anneler Günü’nde çocuklar annelerine hediye alır. Öyleyse bu boşluğu “hediye” sözcüğüyle tamamlayabiliriz.
Sözcük ya da sözcük gruplarına ayrılmış olarak verilen cümlelerin genellikle anlamlı ve kurallı bir cümle haline getirilmesi istenir.
Yapılacak iş, öncelikle yüklemi belirlemek ve eğer kurallı bir cümle isteniyorsa yüklemi sona yerleştirmek, daha sonra varsa edat gruplarını, bağlaçları ve tamlamaları bulmaktır.
1. aynı şeyleri
2. başkalarının düşüncelerini
3. dinleyerek de
4. okuyarak
5. yapabiliriz
6. nasıl öğreniyorsak
Yukarıdaki sözcük ve sözcük gruplarıyla anlamlı bir cümle oluşturmak için sıralama nasıl olmalıdır?
A) 2 – 6 – 3 – 1– 4– 5
B) 1 – 3 – 5 – 6– 4 – 2
C) 2 – 4 – 6 – 1 – 3 – 5
D) 3 – 5 – 1 – 2 – 4 – 6
Çözüm:
Bu sözcüklerle anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturmak istesek, ilk önce yüklemi bulmalıyız. Burada yüklem, beşinci sözcük olan “yapabiliriz” sözcüğüdür. Seçeneklerdeki sıralamaya beş numarayla biten iki seçenek vardır: A ve C. Sözcükler arasındaki anlam dikkate alındığında da C seçeneğinin sıralamasının daha uygun olduğu görülür. Doğru sıralama şu şekildedir: ”Başkalarının düşüncelerini okuyarak nasıl öğreniyorsak aynı şeyleri dinleyerek de yapabiliriz.”
YANIT: C
Cümle içindeki kelimeler anlamca birbirini tamamlar. Fakat bir konudan başka bir konuya geçilirken “fakat, ama, lakin, ancak, oysa, ne var ki, yalnız, halbuki” gibi anlamın akışını değiştiren sözcükler kullanılabilir. Bu tür sözcükler cümlede anlamın akışını değiştiren sözcüklerdir.
» Ahmet çalışkan, dürüst, efendi bir öğrencidir; ama …
“ama” bağlacından sonra kullanacağımız ifade daha önce kullanacağımız ifadenin zıddı olacaktır.
Ahmet çalışkan, dürüst, efendi bir öğrencidir; ama yazısı güzel değil.
ifade olumlu ifade olumsuz
» Hasta adam, iyileşmek için doktor doktor dolaştı; ne var ki hastalığına çare bulamadı.
» Ankara güzel, düzenli, planlı bir şehirdir; fakat denize kıyısı yoktur.
» Parası yok, arkadaşı yok, gidecek kimsesi yok; yalnız temiz bir kalbi var.
» Gelemeyeceğini söyledi, hâlbuki vakti vardı.
Cümlede açık olarak söylenmediği halde cümlenin anlamından veya cümledeki bazı ifadelerden çıkarılabilen anlama örtülü anlam denir. Bu tip cümlelerde kıyaslamalara, aşamalı durumlara yer verilebilir. Ağırlıklı olarak “de” bağlacı kullanılır.
» Ahmet yine kaza yapmış.
cümlesinden Ahmet’in iyi bir sürücü olmadığı ve daha önce de kaza yaptığı anlamları çıkıyor. Bu anlamlar o cümlenin örtülü anlamlarıdır.
» Hava artık ısınmaya başladı.
cümlesinde havanın daha önce soğuk olduğu anlaşılmaktadır. Cümlede belirtmemesine rağmen bu anlamı çıkartabildiğimiz için bu cümle örtülü anlamlıdır.
KONU BAŞLIKLARI
Bir sorunu çözmek veya daha iyiye ulaşmak için görüş ve düşüncelerin öne sürüldüğü cümlelerdir.
Gerçekleşmemiş bir olayın gerçekleşmiş gibi ya da gerçekleşmiş bir olayın hiç gerçekleşmemiş gibi kabul edildiği cümlelerdir. Varsayım anlamı taşıyan yargılarda genellikle “tutalım ki, diyelim ki, farz edelim, düşün ki” gibi ifadelere yer verilir.
Bir yapıtın, bir insanın veya bir durumun doğru ya da yanlış yönlerini belirten cümlelerdir. Eleştiri, olumlu eleştiri ve olumsuz eleştiri olmak üzere ikiye ayrılır.
» Bu firmanın ürünleri eskisi kadar kaliteli değil.
» Kimi öyküleri, öykü olmaktan çok köşe yazısıdır.
Yukarıdaki cümlelerde de hoşa gitmeyen, eksik görülen yönler belirtildiğinden olumsuz eleştiri yapılmıştır.
Bir kişinin kendi davranışları üzerinde yürüttüğü yargıları içeren cümlelerdir.
Birine veya bir şeye karşı sergilenen hâl, hareket, muamele, tavır ve tutumları anlatan cümlelerdir.
Bir kişi veya bir durumla ilgili belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargıları belirten cümlelerdir.
Kişi ya da kişileri yanlış davranışlardan uzak tutmak için bir konu, sorun ya da olumsuz bir durum ile ilgili ikaz ve hatırlatmaları içeren cümlelerdir.
Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargıyı belirten cümlelerdir.
Bir durumdan duyulan rahatsızlığı ifade eden cümlelerdir.
Bir kişinin herhangi bir olaydan veya yapmadığı bir işten dolayı duyduğu üzüntüyü anlatan cümlelerdir.
Yapılan bir hata veya yanlış sonucunda duyulan üzüntüyü belirten cümlelerdir.
» Hayıflanma cümleleri ile pişmanlık cümleleri arasındaki fark şudur: Hayıflanma cümlelerinde yapılmayan bir işten dolayı duyulan üzüntü anlatılır, pişmanlık cümlelerinde ise yapılan bir işten dolayı duyulan üzüntü söz konusudur.
Bir kimsenin yaptığı bir hareketten dolayı duyulan üzüntünün, kırgınlığın dile getirildiği cümlelerdir.
» Sitem cümleleri ile yakınma cümleleri arasındaki fark şudur: Sitem cümlelerinde bir durumdan veya bir kişiden duyulan rahatsızlık kişinin kendisine söylenir, yakınma cümlelerinde ise bir durumdan veya bir kişiden duyulan rahatsızlık başkalarına anlatılır.
Bir kişiye veya bir olaya değer vermeme, onu küçük görme, önemsememe, hafife alma anlamı taşıyan cümlelerdir.
Bir şeyin miktarca az olduğunu, yetersiz görüldüğünü ifade eden cümlelerdir.
Beklenmeyen bir durum karşısında ne yapacağını, nasıl davranacağını bilememe, hayrete düşme anlamı taşıyan cümlelerdir.
Gerçekleşmesi beklenen davranış ve işleri bildiren cümlelerdir. Beklentiler bazen gerçekleşir bazen gerçekleşmez.
Geçmişte yaşanan günlerin tekrar yaşanma isteğini ya da bir yeri veya kişiyi görme isteğini dile getiren cümlelerdir.
Gelecekte yapılması planlanan işlerin belirtildiği cümlelerdir.
Akla, sezgilere, gözlemlere veya birtakım verilere dayanarak, olacak bir şeyi önceden kestirebilme sonucunda ortaya çıkan cümlelerdir.
Gerçekleşmesi kesin olmayan bir olayın veya bir durumun ortaya çıkmasının beklenilmesi, umut edilmesi ile ilgili cümlelerdir.
» Olasılık cümleleri ile tahmin cümleleri arasındaki fark şudur: Olasılık anlamlı cümlelerde “ikilem” söz konusudur. Yani bahsedilen şey için “Öyle de olabilir, böyle de olabilir.” anlamı hakimdir. Tahmin anlamlı cümlelerde bu “ikilemi” görmeyiz. Tahmin anlamlı cümlelerde tecrübelerden hareketle “emin oluş” havası vardır. Olasılık anlamlı cümlelere göre, tahmin anlamlı cümlelerde “kesinlik anlamı” daha yoğundur.
Olay ve durumlar karşısında yapılabilecek herhangi bir şey olmamasıdır.
Bir varlığa veya bir olayın sonucuna yönelik beğenme, takdir etme, övme veya onaylama işini bildiren cümlelerdir.
Yapılan bir işin ya da davranışın yerinde ve doğru olduğunun kabul edildiği cümlelerdir.
Bir şeyi olduğundan çok veya az göstererek anlatan cümlelerdir.
Olumsuz bir durumun gerçekleşme olasılığından dolayı duyulan kaygıyı anlatan cümlelerdir.
Bir varlığın, durumun veya olayın niteliklerini gözleme dayalı olarak anlatan cümlelerdir.
Şüphe ve olasılık barındırmayan, anlamında kesinlik olan cümlelerdir. Genelde nesnel anlatımlı cümlelerdir.
Kararında direnme, kesin karar vermiş olma durumunu belirten cümlelerdir.
Herhangi bir konuyla ilgili olarak karar verememeyi ifade eden cümlelerdir.
İki veya daha çok şeyin eşit olması durumunu ifade eden cümlelerdir.
Amacın soru sormak olmadığı, bilinen bir durumun öne çıkarıldığı veya vurgulandığı cümlelerdir.
Yüklemi fiil soylu sözcük olan cümlelerde vurgu, yükleme en yakın olan sözcük ya da sözcük öbeği üzerindedir.
Yüklemi isim soylu sözcük olan cümlelerde vurgu, yüklemdedir.
Koşul cümlelerinde vurgu, koşul kipindedir.
» Konuyu dikkatlice dinlersen başarılı olursun. (Vurgu, koşul ifadesindedir.)
» İşin erken biterse yanıma uğra. (Vurgu, koşul ifadesindedir.)
Soru sözcükleri ile kurulan soru cümlelerinde vurgu, cümlede soru anlamını sağlayan sözcüktedir.
» Sen, Burak’ı okulda ne zaman gördün? (Zarf tamlayıcısı vurgulanmıştır.)
» Sen, dün Burak’ı nerede gördün? (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.)
» Sen, dün okulda kimi gördün? (Nesne vurgulanmıştır.)
» Kim, dün Burak’ı okulda görmüş? (Özne vurgulanmıştır.)
Soru eki “mı, mi” ile oluşturulan soru cümlelerinde ise vurgu soru ekinin bağlı olduğu, soru ekinden önce gelen sözcükte / öğededir.