Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.
Cumhuriyet dönemi edebiyatı, Millî Edebiyat [1] 'tan kesin hatlarla ayrılamamaktadır, zira Millî Edebiyat devri sanatçıları, Cumhuriyet'in ilk yıllarında en önemli eserlerini vermişlerdir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip, Reşat Nuri, Refik Halit ve daha birçoğu Cumhuriyet'in ilk 50 yılına damgalarını vurmuşlardır. Cumhuriyet'in ilanını takiben hızlı bir şekilde yapılan dil ve harf devrimleriyle Latin harflerine dayalı yeni alfabenin kabulü ve dilde özleşme, 1920'li yıllarda başlayan ve hâlen devam eden bir edebiyat döneminin başlangıcı olarak kabul edilir.